Proje müzisyen kavramını eminim daha önce duymuşsunuzdur. Bizler müzik dünyasında herkesin kendi yolunu kazarak zirveye ulaştığını düşünmek isteriz, ama bazı sanatçılar için durum biraz daha farklı. Onlar, en baştan itibaren bir ürün gibi tasarlanan, piyasaya sunulan ve belli bir amaca hizmet etmesi beklenen müzisyenler. Yani çoğu zaman, bir grup çocuk veya gencin bir araya gelip “Hadi grup kuralım!” demesiyle oluşan şey değil bu. Aksine, önceden planlanmış, titizlikle tasarlanmış bir kariyer yolu.
Peki, proje müzisyen olmak ne demek? Hadi biraz deşeleyelim.
Sıfırdan Bir Marka Yaratmak
Bir proje müzisyen yaratmak için her şey en baştan tasarlanır. Yıllar boyu adı yayılmaya devam edecek, dört koldan her yere tutunabilecek bir isim yaratılmalıdır.
- Kimlik: Sanatçının sahne personası, üslubu, hatta duruşu belirlenir.
- Müzik Tarzı: Sanatçının hangi müzikal altyapıda ilerleyeceği daha en başta netleştirilir.
- Hedef Kitle: Dinleyici kitlesi kurgulanır. Gençlik mi? Alternatif mi? İsyankar mı? Romantik mi?
- Sosyal Medya & PR: Nerede, ne zaman hangi içeriğin paylaşılacağına kadar hesaplanmış bir medya stratejisi uygulanır.
İşte bu yüzden proje müzisyenler bir sanatçıdan çok bir marka gibi tasarlanır.
Proje Müzisyenlerin Yetiştirilme Süreci
Genellikle çocukluktan itibaren özel yetenekleri olan bireyler seçilir ve yönlendirilir. Ses eğitimi, dans, enstrüman dersleri, sahne kullanımı, medya ilişkileri… Her şey en ince ayrıntısına kadar planlanır.
Mesela, K-Pop dünyası bu sistemin zirvesi. BTS, BLACKPINK gibi gruplar yıllarca süren bir eğitim programından geçerek, ki gerçekten çok sıkı koşulların bulunduğu idol kamplarından bahsediyorum, son derece profesyonel bir paket halinde piyasaya sürülür. Ama bu sadece Kore’ye özgü değil.
Dünya genelinde Justin Bieber gibi isimler de erken yaşta yetenekleri fark edilip doğru şekilde pazarlandı.
Endüstrinin Gücü
Bir proje müzisyen, güçlü bir destek ekibi olmadan büyüyemez. Bu yüzden büyük yapım şirketleri ve menajerler sürece dahil olur:
- Büyük prodüksiyon şirketleri sanatçıyı destekler.
- Radyo, televizyon, sosyal medya gibi kanallar aracılığıyla parlatılır.
- PR çalışmaları ve bazen yapay skandallar, sanatçının popülerliğini artırmak için stratejik olarak düzenlenir.
- Sponsorlar ve markalar ile ortak projeler yürütülerek geniş bir pazarlama ağı kurulur.
Billie Eilish bile kendi müziğini üretiyor olsa da, arkasındaki güçlü pazarlama ekibi sayesinde bilinçli bir şekilde bir jenerasyonun sesi haline getirildi.
İçerik ve Üretim
Sanatçının yaptığı müzik, büyük ölçüde endüstri içindeki profesyoneller tarafından yönlendirilir:
- Şarkılar genellikle sanatçı tarafından değil, profesyonel söz yazarları ve besteciler tarafından hazırlanır.
- Sound, dönemin trendlerine uygun hale getirilir.
- Klipler ve konserler titizlikle prodüksiyon sürecinden geçirilir, görsel kimlik müziğe entegre edilir.
Türkiye’deki En İyi Örnek: Grup Hepsi
Bana kalırsa Hepsi, Türkiye’nin en net proje gruplarından biri olarak öne çıkıyor.
TV Dizisi: “Hepsi 1” dizisi ile grup geniş kitlelere tanıtıldı ve medyada büyük yankı uyandırdı.
Büyük Destekçiler: Pepsi gibi global markalarla iş birlikleri yaparak genç kitlenin daha da ilgisini çekebildiler. Aynı zamanda Sezen Aksu’nun desteği de büyüktü. Zaman içinde Winx Club soundtrackleri gibi artıları da oldu.
Şarkı Sözleri & Besteciler: Dönemin söz yazarları ve bestecileri grup için özel içerikler üretti.
Klipler & Görsel Kimlik: Kliplerde detaylı koreografi, özel kostümler ve estetik planlama yapıldı. Grup, dönemin girl band ve global pop standartlarına uygun şekilde sunuldu.
Müzikal Yön: Şarkılar, pop müzik trendlerine uyarlanarak profesyonel prodüksiyon ekipleri tarafından düzenlendi. Grup üyeleri zamanla müziğe katkıda bulunsa da, başta yaratım sürecinin büyük bölümü yapımcıların kontrolündeydi.
Grup, yapımcıların verdikleri sözleri tutmamalarıyla ve bireysel kariyer planlarının devreye girmesiyle birlikte dağıldı.
Proje müzisyen kavramı, müzik endüstrisinin ne kadar güçlü bir sistem olduğunu gösteriyor. Bir sanatçının yeteneği kadar, onun nasıl pazarlandığı, hangi kitleye nasıl sunulduğu da başarıyı belirleyen en önemli faktörlerden biri. Grup Hepsi gibi örnekler, bu sistemin Türkiye’de de ne kadar etkili olabileceğini kanıtlıyor.
Ancak proje sanatçılarının en büyük handikapı, kendi sanatsal kimliklerini oluşturmakta zorlanmaları ve bazen yapımcıların gölgesinde kalmalarıdır. Peki bu kötü bir şey mi? Aslında sanat ve ticaret arasında bir denge kurabilen sanatçılar için bir fırsat olabilir. Fakat bu süreci iyi yönetemeyenler için, kariyerleri bir anda bitebilir.
Peki, müzik endüstrisinin bu kadar güçlü olduğu bir dünyada gerçek sanatçılar hâlâ var mı? Yoksa hepimiz bir pazarlama ürününü mü alkışlıyoruz?